KORONAVİRÜS VE İŞ HUKUKU BAKIMINDAN ETKİLERİ
17 Mart 2020GELİR VERGİSİ BEYANNAME VERME VE ÖDEME SÜRESİ UZATILDI
18 Mart 2020Covid-19, halk arasında bilinen adı ile koronavirüsün, ülkemizde tespit edilmesi ve hızla yayılması üzerine şirketlerin işveren olarak alması gereken önlemler gündeme gelmektedir. İşbu yazımızda öncelikle koronavirüs sebebiyle İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatı kapsamında işverenin alması gereken yükümlülükler ve işçinin çalışmaktan kaçınma hakkından bahsedilecek devamında ise işçiye işyerinde koronavirüs bulaşması halinde iş kazası olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususu incelenecektir.
Koronavirüs Kapsamında İşverenin Alması Gereken Önlemler
Salgın hastalıkların, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı ile doğrudan ilgili olmaları sebebiyle, olası bir vaka halinde işveren nezdinde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (“Kanun“) ve ilgili mevzuat hükümlerinden kaynaklanan sorumlulukları doğmaktadır. Kanun’un madde 4 hükmü uyarınca, işverenler, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu kapsamda;
- mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapmalı,
- işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlamalı,
- risk değerlendirmesi yapmalı veya yaptırmalı,
- çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne almalı ve,
- yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri almalıdır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün Covid-19 virüsünü pandemi olarak ilan etmesi ve koronavirüs vakıa sayılarının tüm dünyada ve ülkemizde giderek artması nedeniyle öncelikle işverenlerin işyerinde; işveren veya işveren vekili, işyerinde sağlık ve güvenlik hizmetini yürüten iş güvenliği uzmanları ile işyeri hekimleri, işyerindeki çalışan temsilcileri, işyerindeki destek elemanları ve işyerindeki bütün birimleri temsil edecek şekilde belirlenen ve işyerinde yürütülen çalışmalar, mevcut veya muhtemel tehlike kaynakları ile riskler konusunda bilgi sahibi çalışanlardan oluşacak risk değerlendirmesi ekibi oluşturarak risk değerlendirmesi yapması gerekmektedir.
Risk değerlendirmesi, Kanun’un 3/ö maddesinde “işyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmalar” olarak tanımlanmakta ve işyerinde risk değerlendirmesinin yapılmasının usul ve esasları İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği ile düzenlenmektedir.
Koronavirüs tehlikesi, İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 8/3/g hükmü ile düzenlenen “çalışma ortamına ilişkin hijyen koşulları ile çalışanların kişisel hijyen
alışkanlıklarından kaynaklanabilecek tehlikeler” arasında değerlendirilebilir. İşyerinde Koronavirüs tehlikesinin belirlenmesinin ardından işveren;
- işbu tehlikenin sebep olabileceği risklerin hangi sıklıkta oluşabileceği ile bu risklerden kimlerin, nelerin, ne şekilde ve hangi şiddette zarar görebileceğini tespit etmek,
- tespit edilen riskleri, işletmenin faaliyetine ilişkin özellikleri, işyerindeki tehlike veya risklerin nitelikleri ve işyerinin kısıtları gibi faktörler ya da ulusal veya uluslararası standartlar esas alınarak seçilen yöntemlerden biri veya birkaçı bir arada kullanılarak analiz etmek,
- tespit edilen riskleri en yüksek risk seviyesine sahip olandan başlayarak sıralamak,
- tespit edilen riskler için uygun kontrol tedbirleri belirlemek,
- belirlenen kontrol tedbirlerini uygulamak, uygulanıp uygulanmadığını düzenli olarak izlemek,
- işyerinde yürütülen risk değerlendirmesi sürecine ilişkin bilgi ve belgeleri saklamakla yükümlü olacaktır.
İşveren, yukarıda sayılı olan risk değerlendirmesi sürecine aykırı hareket etmesi halinde, Kanun’un 4. ve 10. maddelerinde yer alan yükümlülüklerine aykırı hareket etmesi sebebiyle idari para cezaları ile karşılaşabilir.
Koronavirüs tehlikesine ilişkin İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatından kaynaklanan işverenin yükümlülüklerinden bir diğeri ise işyeri hekimlerine yüklenmektedir. İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik’in 9.maddesinde işyeri hekiminin görevleri sayılmakta ve “bulaşıcı hastalıkların kontrolü için yayılmayı önleme ve bağışıklama çalışmalarının yanı sıra gerekli hijyen eğitimlerini verme, gerekli muayene ve tetkiklerinin yapılmasını sağlama” işyeri hekimin görevleri arasında sayılmıştır. İşyerinde Koronavirüs tehlikesinin varlığının tespiti halinde, işyeri hekimi işçilere konuya ilişkin eğitimler düzenlemek ve belirli aralıklarla işçileri muayene hizmetlerini yerine getirmekle yükümlü olacaktır.
İşçinin Koronavirüs Tehlikesi Sebebiyle Çalışmaktan Kaçınma Hakkı
Kanun’un 13.maddesi ile çalışanların koronavirüs tehlikesine karşı çalışmaktan kaçınma hakkı düzenlemiştir. Maddede koronavirüs gibi ciddi ve yakın bir tehlike ile karşı karşıya kalması halinde işyerindeki İş Sağlığı Ve Güvenliği Kurulu (“Kurul“)’na, işyerinde kurulun bulunmadığı hallerde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep etme hakkı düzenlenmektedir.
İşveren tarafından böyle bir talep gelmesi halinde Kurul’un acilen toplanarak ve eğer Kurul yoksa işverenin derhal kararını vermesi, bu durumu bir tutakla tespit etmesi ve alınan kararı talepte bulunan işçiye ve işyeri çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirmesi gerekmektedir. Kurul’un veya işverenin işçinin talebi yönünde karar vermesi halinde işçi, işyerinde gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınma hakkına sahiptir.
İşçiler ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda yukarıda izah edilen usule uymak zorunda olmaksızın işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gitme hakkına sahiptir. İşçilerin bu hareketlerinden dolayı hakları işveren tarafından kısıtlanamaz.
İşçinin, gereken tedbirleri almasını işverenden talep etmiş olmasına rağmen, işveren tarafından gerekli tedbirlerin alınmadığı hallerde, işçilerin iş sözleşmelerini kıdem tazminatına hak kazanır şekilde feshetme hakkı bulunmaktadır. İşçi, İş Kanunu’nun 24/II/f hükmünde yer alan “çalışma şartlarının uygulanmaması” hükmüne dayanarak iş sözleşmesini haklı sebebe dayanarak derhal feshetme hakkına sahip olacaktır.
İşçinin Kurul veya işveren tarafından gerekli tedbirlerin alınmasına dek çalışmaktan kaçındığı süredeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklı kalacak, işçi bu sürelerde çalışmıyor olsa da işverenin ücret ödeme borcu devam edecektir.
Koronavirüsün İş Kazası Olarak Değerlendirilip Değerlendirilemeyeceği Hususu
Ülkemizde koronavirüsün giderek artmasıyla koronavirüs salgınına yakalanan bir işçinin iş kazası kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği son günlerde tartışma konusu haline gelmiştir.
İş kazası Kanun’un 3/g maddesi ile “işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay” olarak tanımlanmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 13. maddesinde ise iş kazası;
- sigortalı işçinin işyerinde bulunduğu sırada,
- işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
- işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
- emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda ve
- sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalı işçiyi hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay olarak tanımlanmaktadır.
Yargıtay 21 Hukuk Dairesinin 2018/5018 E. 2019/2931 K. ve 15.04.2019 tarihli kararında, tır şoförü olan davacı işçinin davalı işveren tarafından Ukrayna’ya sefere gönderildiği ve işçinin işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle Ukrayna’ya yapılan sefer sırasında bulaştığı anlaşılan H1N1 virüsüne bağlı olarak, daha sonra meydana gelen ölümünün iş kazası olarak kabul edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Her bir vakanın kendi içerisinde ve kendi şartları dâhilinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, Yargıtay kararında da açıkça belirtildiği üzere, koronavirüsün iş kazası olarak kabul edilebilmesi için, işçiye koronavirüsün işyerinde veya işveren tarafından verilen bir görevini yerine getirirken bulaşıp bulaşmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Her ne kadar virüsün nerede ve ne şekilde bulaştığının ispatı zor bir husus olsa da, işçinin koronavirüse yakalandığının işyerinde veya işle ilgili bir etkinlik sırasında veya işveren tarafından verilen bir görevi ifa sırasında bulaştığına dair güçlü emareler bulunması (örneğin; işçinin yurtdışı görevlendirmesinden döndüğü tarihten sonra koronavirüs belirtileri göstermesi) ve bunun sağlık raporları ile kayda geçirilmiş olması hallerinde iş kazası olarak değerlendirilebilecektir. Uygulamada, işyerinde veya işçinin işi ile ilişkili olması kaydıyla işyeri dışında koronavirüse yakalanmasının iş sağlığı ve güvenliği müfettişleri tarafından iş kazası olarak değerlendirildiği durumlarla karşılaşılmaktadır. Ancak bu durumda dahi işveren tarafından gereken tedbirlerin alındığı ispat edilir ve koronavirüs ile işyeri ve/veya çalışma arasındaki herhangi bir illiyet bağı bulunmadığı tespit edilirse, işveren sorumluluktan kurtulabilecektir. Bu doğrultuda işverenler tarafından gereken tüm tedbirlerin özenli bir biçimde alınması ve bu durumun mümkün olduğu surette belgelendirilmesinde fayda olduğu kanaatindeyiz.
Bilgiyi Tecrübeyle Güce Dönüştürüyoruz…